PEÇE HAKKINDA İLMİ AÇIKLAMA

 


Kadınların sokakta gezerken yüzlerine örttükleri seyrek dokunmuş örtü, nikab; kovandan bal alırken yüze geçirilen ince tel kafes. Peçe kelimesi İtalyanca "pezzeto"dan alınmıştır. Peçelemek, bir şeyi belli olmaması, seçilmemesi için örterek gizlemek demektir. Günümüzde ülkemizin bazı yörelerinde ve diğer bazı İslam ülkelerinde özellikle genç kadınların sokakta yabancı erkeklere karşı yüzlerine baş örtülerinden ayrı olarak, yüzü göstermeyen fakat bunu takanın dışarıyı görebileceği bir tül taktıkları görülür. Kimi zaman da baş örtüsünün bir bölümü ile iki göz veya bir gözün dışında kalan yüz kısmı örtülür.
Kadının yüz kısmının sokakta veya yabancı erkeklerin yanında örtülüp örtülmemesi problemini İslami açıdan şu şekilde değerlendirmek mümkündür.
Kuran-ı Kerimde kadının örtünme sınırları şöyle belirlenir: Ey Peygamber! Mümin kadınlara söyle gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını ve namuslarını korusunlar, açıkta kalan yerler dışında, ziynetlerini göstermesinler. Baş örtülerini yakalarının üstüne indirsinler” (en-
nur, 24/31); Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. (Bir ihtiyaç için dışarıya çıkarken) dış örtülerini üzerlerine alıp örtünsünler. Bu, onların başkaları tarafından tanınıp rahatsız edilmemeleri için daha uygundur” (el-Ahzab, 33/59); İlk cahiliye devri kadınlarının açılıp saçıldığı gibi açılıp saçılmayın” (el-Ahzab, 33/33); Kadınlar gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar” (en-nur, 24/31)
Yukarıdaki ayetlerde bir "baş örtüsü", bir de "dış örtü" olmak üzere iki parça örtüden söz edilmektedir. Baş örtüsünün yakaların üstüne inecek şekilde örtülmesinden amaç; kadının baş, saç, kulak, boyun, gerdanlık ve göğüs kısımlarının örtülmesidir. Çünkü İslâm'dan önceki Arap kadınlarının başları tam olarak açık değildi. Onlar baş örtülerini enselerine bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açıkta kalır, ziynetleri görünürdü. Dış örtü ise kadının vüc
üdunu örten, altını göstermeyen ve vücut hatlarını ortaya koymayacak şekilde bolca olan bir örtüdür.
Yüz'ün örtülmesine ait ayetlerde bir açıklık yoktur. Ancak "ziynetlerini veya ziynet yerlerini açmasınlar" ifadesinden, kadının yüzünün ziynet ve güzellik yeri olduğu düşünülerek bu kısmın örtülmesi gerekip gerekmediği İsl
am hukukçularınca tartışılmıştır.
Hanefi ve M
alikilere göre, örtünmeyi emreden ayette; "ziynetlerden açıkta kalan yerler müstesna" (en-nur, 24/31) ifadesi; kadının sokakta örtmek zorunda olmadığı bazı yerlerinin bulunduğunu gösterir. Bu yerler de yüz ve ellerden ibarettir. Bazı sahabe ve tabiilerden bu görüş nakledilmiştir. Saad b. Cübeyr, Ata ve Dahhak bunlardandır (bk. et-Taberi, Camiul-Beyan Tefsiril-Kur'an, XVIII, 118).
Bu konuda dayanılan önemli delillerden birisi de Hz. Âişe (r.anha
) dan nakledilen şu hadistir: "Ebu Bekr (r.a)'in kızı Esma (ö. 73/692), üzerinde ince bir elbise varken, Allah Resulünün yanına geldi. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirerek şöyle buyurdu:
"Ey Esm
a! Kadın âdet görme yaşına ulaşınca şurası ve şurasından başka yerinin görülmesi uygun değildir. " O, bunu söylerken yüzünü ve ellerini gösterdi" (Ebu Davud, Libas, 31; Kurtubi, el-Cami' Li Ahkamil-Kur'an, Beyrut 1405, XII, 229).
Diğer yandan kadının namazda ellerini ve yüzünü açık tutabileceği konusunda görüş birliği vardır. Namaz dışında da bu yerlerin avret sayılmaması gerekir. Çünkü namazda avret yerlerinin örtülmesi farzdır. Bu yerlerin örtülmemesi, farz olmadığını gösterir. Kadın hac'ta da el ve yüzünü açık tutmaktadır.
Kadın iş yaparken, gerekli eşyayı tutarken ve hatta örtüsünü örterken bile ellerini açmaya muhtaç olduğu gibi, çevresini görme, nefes alıp verme bakımından yüzünü örtmesinde güçlük vardır. Diğer yandan şahitlikte, mahkemede ve nikâh gibi muamelelerde yüzün açılmasına ihtiyaç vardır. Bu yüzden "zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunur" kaidesince bunların açılmasında bir sakınca yoktur (Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1960, V, 3505, 3506).
Ã
hmed ve Hanbelilere göre yüz ve eller de avret yeri sayılır. Onlara göre, "Ziynetlerini açmasınlar" ayeti, ziynetin açılmasını yasaklamaktadır. Ziynet de ya yaratılıştan olur yüz ve eller de bu kapsama girer. Ya da dışarıdan süsleme şeklinde olur. Elbise, mücevherat, boyama, kaş yakınma gibi. Ayet, ziynetlerin açılmasını mutlak olarak yasakladığına göre, yabancı erkeklerin yanında ziynet sayılan yerlerin açılmaması gerekir. Bu iki mezhep, "Ziynetlerden açıkta kalan kısım müstesna‘‘ ifadesini kasıt ve tasarlama olmaksızın kendiliğinden rüzgar, bağın çözülmesi vb. sebeplerle örtünün açılması şeklinde te'vil etmiştir (Muhammed Ali es-Sabuni, Tefsiru Ãyatil-Ahkam, Dımaşk 1397/ 1977, II, 155).
Hadisten dayandıkları deliller şunlardır: Cabir b. Abdillah, "Allah elçisine, ansızın bakışın durumunu sordum. "Gözünü çevir" buyurdu" demiştir (Eb
u Davud Nikah, 43; Tirmizi, Edeb, 28; Ahmed b. Hanbel, IV, 358, 361). Ansızın bakılan yerin, kadının eli ve yüzü olması akla ilk gelen husustur. Abdullah b. Abbas (r.anhüma)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah Resulu, Fadl b. Abbas'ı hacda terikesine almıştı. Fadl, güzel saçlı ve yakışıklı bir genç idi. Bir kadın gelip Allah Resulünden fetvâ sordu. Fadl ona bakıyor, o da Fadl'a bakıyordu. Allah Resulü, Fadl'ın yüzünü öbür yana çevirdi" (Buhari, Meğazi, 77; Hac, I ; Müslim, Hac, 407).
Buradaki örtme, fitneye düşme, yani zinaya yol açma tehlikesi yüzündendir. Ancak hadislerde "kadının yüzünü örtünüz" veya "kadının yüzü de avrettir" anlamı açıkça ifade edilmemiştir. Bazı sahabilerin kadınlara şehvetle bakmaları veya anlamlı bakışlarıyla kadınları rahatsız etmeleri önlenmek istenmiştir. Böyle bir fitne korkusu doğunca, mümin kadınların da iffetlerini koruması ve erkeklerin dikkatli bakışlarına hedef olmaması amaçlanmalıdır. Sahabe hanımlarının yüzlerini örttükleri açık olarak nakledilmediği için, bu konuda bir icma'ın varlığından söz edilemeyeceği gibi; peçe örtmenin farz veya sünnet olduğunu söylemek de güçtür. Belki genç; ve güzel bazı bayanların, erkeklerin rahatsız edici bakışlarından korunmak ve gönül dünyalarını daha temiz tutabilmek için başvurdukları bir korunma biçimidir (Bilgi için bk. Kurtub
i, a.g.e., XII, 229 vd.; es-Sabuni, a.g.e., II, 154 vd.; et-Taberi, a.g.e., XVIII, 118; Muhammed Eyyub Kakül, 2. baskı, Suriye t.y., s. 27 vd.; Elmalılı, a.g.e., V, 3505 vd.; İbrahim Cemel, Müslüman Kadının Fıkıh Kitabı, terc. Beşir Eryarsoy, İstanbul 1989, s. 124 vd.; Faruk Beşer, Hanımlara Özel İlmihal, İstanbul 1989, s. 243 vd.).
TEFSİRLERDEN DELİLLER  VE AÇIKLAMALAR:

NUR SURESİ - (Ayet:31) Seyyid Kutub Tefsiri

"Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler." Kadın için süslenmek helaldir. Bu kadının fıtratından gelen bir isteğe cevap niteliğindedir. Bütün kadınlar güzel olmaya, güzel görünmeye meraklıdırlar. Süslenme kavramı ise, çağdan çağa değişir. Ama süslenmenin fıtrattaki esası tek ve değişmezdir. O da güzel olma, güzelliği tamamlama ve bunu erkeklere gösterme isteğidir.

İslâm bu fıtri isteğe karşı çıkmaz. Sadece onu düzene koyar, kontrol altına alır. Onu hayatı paylaştığı erkeğe doğru yöneltir, başkasının göremediği şeyleri sadece ona gösterir. Bir sonraki ayette sözkonusu edilen ve bu süsleri görmekle içlerinde şehevi duygular uyanmayan, mahrem olmayan akrabalarında bu erkekle birlikte bazı şeyleri görmelerinde bir sakınca yoktur.

Fakat yüz ve ellerde, kendiliğinden görünen süslerin açıkta olmaları caizdir. Çünkü Hz. Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- Hz. Ebubekir in -Allah ondan razı olsun- kızı Esma'ya "Ya Esma, bir kadın hayız (aybaşı hali) görmeye başlayınca (Buluğ çağına gelince) -yüz ve ellere işaret ederek- bunların dışında herhangi bir yerinin görünmesi doğru değildir" (Ebu Davud rivayet etmiş ve "mürsel" bir hadistir demiştir.) demekle el ve yüzün görünmesinin caiz olduğunu vurgulamıştır.

---------------------------------------------------------

NUR SURESİ -(Ayet:31) Elmalı'lı M.Hamdi Yazır Tefsiri

Ancak görünen kısımları müstesna, O zinetlerden dışa gelen örtülse bile görünmesi doğal olanı, bu hükümden müstesna ve başka bir hükme tabidir ki, bunlar örtünün dış tarafıyla el ve yüz zinetleridir. Çünkü örtünün kendisi de kadının bir zinetidir. Tabiîdir ki, bunun dışı görünecektir. El ve yüzün de, namazda görünmesi adettir. Ebu Davud'un Müsned'inde rivayet edildiği üzere, Peygamber (s.a.v) Hz. Esma'ya "Ya Esma, kadın bülûğa erince ondan görülebilecek olan ancak şudur." buyurmuş ve kendi mübarek yüzüne ve avuç içlerine işaret etmişlerdir. İş yaparken, gerekli eşyayı tutarken ve hatta örteceğini örterken bile elin açılması gerekli olduğu gibi ,zarurî olan bakma ve nefes alma sebebiyle yüzün diğerleri gibi örtülmesinde zorluk vardır. Bir de şahitlikte, mahkemede, bir de nikahta yüzün açılmasına ihtiyaç vardır. Bundan dolayı zaruretler kendi miktarınca takdir olunmak üzere bunların açılmasında sakınca yoktur. Fakat bunlardan geriye kalanlarının açılması, görülmesi, bakılması haramdır ve nâmahremden örtülmesi gerektir.

---------------------------------------------------------------------------------

NUR SURESİ - Tefhimu'l Kur'an Tefsiri

Kadınların erkekler karşısındaki avret yerleri el ve yüz dışında kalan tüm vücudlarıdır, avret yerlerini açması koca dışında, kardeşleri ve babaları için dahi doğru değildir. Vücud çizgilerini ve deriyi ortaya koyacak biçimde ince ve dar giyinmek de yasaktır. Hz. Aişe'den gelen bir rivayete göre, bir defasında kızkardeşi Esma ince bir elbise içinde Hz. Peygamber'e (s.a) gelir. Hemen yüzünü çeviren Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurur: "Ey Esma, bir kadın ergenlik çağına geldiği zaman, yüz ve el dışında vücudunun herhangi bir parçasının açığa çıkmasına izin yoktur." (Ebu Davud).

Benzer bir hadisi İbn Cerir yine Hz Aişe'den nakleder. Buna göre, bir defasında, Hz. Aişe'nin annesinin önceki kocasından olma Abdullah bin Tufeyl'in kızı kendisini ziyarete gelir. O esnada eve giren Hz. Peygamber (s.a) kızı görünce yüzünü çevirir. Hz. Aişe, "Ey Allah'ın Rasûlü, o benim yeğenimdir" der. Buna Hz. Peygamber (s.a) şöyle karşılık verir: "Bir kadın ergenlik çağına geldiği zaman, el ve yüz dışında vücudunu göstermesi helâl değildir" (Sonra da, elle nereyi kasdettiğini göstermek için bileğini tutar ve kavradığı yerle avucunun orası kadar bir mesafe kalır.) Bu bağlamda gösterilen tek hoşgörü, vücudunun bir kısmını yakın akrabalarının önünde (kardeş, baba gibi) gösterebilmesi için tanınan izindir. Bu da, kadın ev işlerini yaparken gereklidir. Sözgelimi, hamur yoğururken kolunu, döşemeleri yıkarken pantolununu sıvayabilir.

-------------------------------------------------------

ŞİFA TEFSİRİ: Mahmut Topbaş, Nur suresi:31

Erkeklerde bakılması haram olan yerler göbekle diz arasıdır. Kadınlarda ise bakılması haram olan yerler el, yüz ve ayakların dışında kalan heryerdir. Eller bileklere kadar, yüz iki kulak ve alındaki saç bi­ten yerden çeneye kadar olan yerlerdir. Ayak ise topuğa kadardır.

...........................................................................................................

AHKAM TEFSİRİ, Muhammed Ali Sabuni, Nur:31

Kadının erkeğe karşı avreti:

Sahih olan görüşe göre, kadının erkeğe karşı avreti bütün vücududur. Şafii ve Hanbelüerin görüşü de budur. Hatta İmam Ahmed bin Hanbel (ra) bu hususta, «Kadının bütün vücudu avret olduğu gibi tırnakları dahi av­rettir.»  demiştir.

İmam Malik (ra) ve İmam Ebu Hanife (ra)'ye göre ise kadının elleri ile yüzü hariç bütün vücudu avret mahallidir.

Görüşlerin kendilerine has delilleri vardır. Bunları kısaca açıklayalım:

Maliki ve Hanefilerin delilleri:

Maliki ve Hanefilerin yüz ve ellerin avret olmadığına dair delilleri şun­lardır :

1- «Bunlardan görünen kısım müstesna.» âyeti. Yüz ve ellerin açık olması zaruri olduğundan bu âyet buraların avret sayılmayacağına İşaret eder. Bu görüş bazı sahabi ve tabiinden de rivayet edilmiştir. Nitekim Said bin Cübeyr (ra), «Bunlardan görünen kısım müstesna» âyetinden maksat yüz "ve ellerdir.» demiştir. Ata da âyettekj istisnanın yüz ve eller olduğunu söylemiştir. Dahhak'tan da buna benzer bir rivayet yapılmıştır.

2- Hz. Ayşe'den rivayet edilen, «Ebubekir (ra)'in kızı Esma (ra), cok ince bir elbise ile Resulullah (savj'ın yanına geldi. Onu görünce Resulul­lah (sav) yüzünü çevirerek, «Ey Esma, kadın buluğa erdimi, (yüz ve el­lerini işaret ederek) şu ve şunun haricinde kadının vücudunun görünmesi haramdır.» buyurdu.» hadisi.

3- Namazda ve ihramda el ve yüzün acık bırakılması da bunların avret olmadığına delalet eder. Eğer el ve yüz avret olsaydı namaz ve ih­ramda açık bırakılmaları mubah olmazdı. Çünkü avret mahallinin örtül­mesi farzdır. Bu sebeble avret mahalli açık olarak namaz kılınması na­mazın sıhhatini bozar.

.......................................................

SAFVETUTTEFASIR, Muhammed Ali Sabuni, Nur:31

Bir görüşe göre, kasıt­sız görünenlerden maksat, yüz ve ellerdir. Bunlar avret değildir. Beyzâvî şöyle der: "En açık olan, yüz ve ellerin, bakma hususunda değil, namazda avret olmayışıdır.

..................................................

KUR'AN YOLU, H.Karaman,M. Çağrıcı...Nur:31

 

"İhtiyaç sebebiyle açıkta kalan, örtme mecburiyeti bulunmayan yerler" belirlenirken yüz ve ellerde ittifaka yakın bir ortak yorum oluşmuştur. İhtiyacın takdirinde farklı düşünüldüğü için daha başka yerlerin açılması hususunda ise farklı görüşler vardır: a) Uzun olduğu için kulakların hizasından aşağıya sarkan saçlar bazı Hanefî fıkıhçılara göre açıkta kalabilir, b) Ebû Yûsuf a göre dirseklere kadar kollar da örtiilmeyebİlir; çünkü kadınların hamur yoğurma, çamaşır yıkama gibi işlerde bu kısmı açmaya ihtiyaçları vardır; yani açmazlarsa rahatsız olurlar, c) Ayaklar Ebû Hanîfe'ye göre kapatılması gereken süse dahil değildir.(İbnü'1-Hü-mâm, Fethu'l-kadîr, I, 181,183; VIII, 97; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, I, 297, 298)

...........................................................................

FURKAN TEFSİRİ,M.M.Hicazi, Nur:31

Kur'an-ı Kerim'de, süslerini göstermesinler denilirken, süs kelimesi ile süs yeri kastedilmiştir. Bununla da yasağın son derece şiddetlİ'olduğunu ifade etme gayesi güdüîmüştür. Ancak zorunluluk dolayısıyla el ve yüz gibi yerleri açık bulundurmanın bir sakıncası yoktur. Çünkü kadınlar ister istemez zaruretler dolayısıyla ellerini yüzlerini açığa çıkarmaktadırlar. Cahiliyet devrinde yay­gın adet gereğince göğüslerini açık tutarlardı. Maalesef bu çirkin adet günü­müz toplumunda da yaygın olarak geçerliliğini korumaktadır. İşte bunun önüne geçilmesi için Cenab-ı Allah, göğüsleri açık tutmanın haram olduğunu özel­likle ifade buyurmuştur. Her ne kadar önceki hükümde de bu haramhk ayet-i kerimenin kapsamında yer almış ise de, birçok insanlar bu tehlikeye düştük­lerinden dolayı, çirkin adeti ortadan kaldırmak amacıyla ikinci defa özellikle hatırlatılmıştır.

..................................................................

TEFSİR- İ CELALEYN, İmam Suyuti, Nur:31

{وقل للمؤمنات يغضضن من أبصارهن} عما لايحل لهن نظره {ويحفظن فروجهن} عما لا يحل لهن فعله بها {ولا يبدين} يظهرن {زينتهن إلا ما ظهر منها} وهو الوجه والكفان فيجوز نظره لأجنبي إن لم يخف فتنة في أحد وجهين والثاني يحرم لأنه مظنة الفتنة ورجح حسما للباب {وليضربن بخمرهن على جيوبهن} أي يسترن الرؤوس والأعناق والصدور بالمقانع {ولا يبدين زينتهن} الخفية وهي ما عدا الوجه والفين

----------------------------------------------------------

EL- CAMAMI LIL-AHKAM , Tefsiri Kurtubi

 أمر الله سبحانه وتعالى النساء بألا يبدين زينتهن للناظرين، إلا ما استثناه من الناظرين في باقي الآية حذارا من الافتتان، ثم استثنى، ما يظهر من الزينة؛ واختلف الناس في قدر ذلك؛ فقال ابن مسعود: ظاهر الزينة هو الثياب. وزاد ابن جبير الوجه. وقال سعيد بن جبير أيضا وعطاء والأوزاعي: الوجه والكفان والثياب. وقال ابن عباس وقتادة والمسور بن مخرمة: ظاهر الزينة هو الكحل والسوار والخضاب إلى نصف الذراع والقرطة والفتخ؛ ونحو هذا فمباح أن تبديه المرأة لكل من دخل عليها من الناس. وذكر الطبري عن قتادة في معنى نصف الذراع حديثا عن النبي صلى الله عليه وسلم، وذكر آخر عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم أنه قال: (لا يحل لامرأة تؤمن بالله واليوم الآخر إذا عركت أن تظهر إلا وجهها ويديها إلى ها هنا) وقبض على نصف الذراع. قال ابن عطية: ويظهر لي بحكم ألفاظ الآية أن المرأة مأمورة بألا تبدي وأن تجتهد في الإخفاء لكل ما هو زينة، ووقع الاستثناء فيما يظهر بحكم ضرورة حركة فيما لا بد منه، أو إصلاح شأن ونحو ذلك. فـ "ما ظهر" على هذا الوجه مما تؤدي إليه الضرورة في النساء فهو المعفو عنه.

قلت: هذا قول حسن، إلا أنه لما كان الغالب من الوجه والكفين ظهورهما عادة وعبادة وذلك في الصلاة والحج، فيصلح أن يكون الاستثناء راجعا إليهما. يدل على ذلك ما رواه أبو داود عن عائشة رضي الله عنها أن أسماء بنت أبي بكر رضي الله عنهما دخلت على رسول الله صلى الله عليه وسلم وعليها ثياب رقاق، فأعرض عنها رسول الله صلى الله عليه وسلم وقال لها: (يا أسماء إن المرأة إذا بلغت المحيض لم يصلح أن يرى منها إلا هذا) وأشار إلى وجهه وكفيه. فهذا أقوى من جانب الاحتياط؛ ولمراعاة فساد الناس فلا تبدي المرأة من زينتها إلا ما ظهر من وجهها وكفيها، والله الموفق لا رب سواه. وقد قال ابن خويز منداد من علمائنا: إن المرأة إذا كانت جميلة وخيف من وجهها وكفيها الفتنة فعليها ستر ذلك؛ وإن كانت عجوزا أو مقبحة جاز أن تكشف وجهها وكفيها.

-------------------------------------

FETHUL-KADIR, IMAM SEVKANI

فقال ابن مسعود وسعيد بن جبير: ظاهر الزينة هو الثياب وزاد سعيد بن جبير الوجه. وقال عطاء والأوزاعي: الوجه والكفان. وقال ابن عباس وقتادة والمسور بن مخرمة: ظاهر الزينة هو الكحل والسواك والخضاب إلى نصف الساق ونحو ذلك، فإنه يجوز للمرأة أن تبديه. وقال ابن عطية إن المرأة لا تبدي شيئاً من الزينة وتخفي كل شيء من زينتها، ووقع الاستثناء فيما يظهر منها بحكم الضرورة. ولا يخفى عليك أن ظاهر النظم القرآني النهي عن إبداء الزينة إلا ما ظهر منها كالجلباب والخمار ونحوهما مما على الكف والقدمين من الحلية ونحوها، وإن كان المراد بالزينة مواضعها كان الاستثناء راجعاً إلى ما يشق على المرأة ستره كالكفين والقدمين ونحو ذلك.

--------------------------------------------------------

MEALIMUTTENZIL, Imam Begavi

"إلا ما ظهر منها"، أراد به الزينة الظاهرة. واختلف أهل العلم في هذه الزينة الظاهرة التي استثناها الله تعالى: قال سعيد بن جبير والضحاك والأوزاعي: هو الوجه والكفان. وقال ابن مسعود: هي الثياب بدليل قوله تعالى: "خذوا زينتكم عند كل مسجد" (الأعراف-31)، وأراد بها الثياب. وقال الحسن: الوجه والثياب. وقال ابن عباس: الكحل والخاتم والخضاب في الكف. فما كان من الزينة الظاهرة جاز للرجل الأجنبي النظر إليه إذا لم يخف فتنة وشهوة، فإن خاف شيئاً منها غض البصر، وإنما رخص في هذا القدر أن تبديه المرأة من بدنها لأنه ليس بعورة وتؤمر بكشفه في الصلاة، وسائر بدنها عورة يلزمها ستره. قوله عز وجل: "وليضربن بخمرهن"،

--------------------------------------------------------------

EBUSSUUD EFENDI Irsad-aklisselim

والمستثنى هو الوجه والكفان لأنها ليست بعورة 

-------------------------------------------

ETTEFSİRUL- MUNİR---Vehbe zuhaylı, (NUR:31)

Cenab-ı Hak daha sonra kadınlara özel bazı hükümler zikretti ve şöyle bu­yurdu:

1- "Görülmesi zaruri olanlar müstesna ziynetlerini göstermesinler." Yani kadınlar ziynetlerini -süslendikleri takı, kına, boya gibi süslerini- takındıkları zaman yabancı erkeklere ziynetlerinden hiçbir şey göstermesinler.

Ziynet gösterilmezse ziynet yerlerinin gösterilmesi evlâ olarak yasak ol­maktadır. Ya da ziynet zikredilmiş, ziynet yerleri kastedilmiştir. Buna göre ziy­net yerlerini göstermesinler demektir. Bunun delili Cenab-ı Hakk'm "Görülme­si zaruri olanlar müstesna..." kavl-i celilidir.

İkinci görüşe göre, ziynet yerlerinin gösterilmemesi daha evlâdır. Çünkü bizzat ziynetin kendisinin nehyedilmesi kastedilmemiştir. Her ne şekilde olur­sa olsun ziynet ile ziynet yeri arasında ilişki bulunmaktadır. Gaye ziynetin ma­halli olan göğüs, kulak, boyun, kol, pazu ve ayak gibi vücut parçalarının göste­rilmesinin yasaklanmasıdır.

İbni Abbas'tan ve bir gurup alimden nakledildiği üzere, ayrıca cumhurun meşhur görüşü olarak nakledildiği gibi müstesna olan görünen kısım, yüz, iki el ve yüzüktür.

Ebu Davud'un Sünen'in&e Hz. Aişe'den (r.a.) yaptığı şu rivayet bu konuda istifade edilen hadislerdendir: Esma bt. Ebîbekir (r.a.) üzerindeki ince elbise­lerle Peygamberimiz'in (s.a.) huzuruna girdi. Peygamberimiz (s.a.) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:

- "Ey Esma! Kadın hayız görme çağına ulaştığı zaman -yüzüne ve ellerine işaret ederek- o kadının bu âzalarının görülmesi doğru değildir.' Bu mürsel bir hadistir.

a) Bundan dolayı Hanefîler ve Malikîler hatta Şafiî bir kavlinde: "Yüz ve eller avret değildir." demişlerdir. Buna göre "Görülen kısım müstesna" ifadesin­den murad genellikle veya âdet olarak görülen kısım müstesna demektir.

İmam Ebu Hanife'den (r.a.) rivayet edildiğine göre ayaklar da avretten de­ğildir. Çünkü ayakların örtülmesi - özellikle köy halkında - ellerin örtülmesin-ien daha çok meşakkate sebeptir. İmam Ebu Yusuf tan bir rivayette ise şöyle-ür: Kollan örtme meşakkate sebep olduğu için kollar da avret değildir.

b) İmam Ahmet ile İmam Şafiî'den nakledilen daha sahih ikinci kavle gö­re, nâmahremi ansızın görme ve devamlı bakmanın haram oluşu hakkındaki

geçen hadislerin ve Buharî'nin şu hadisinin delaletiyle hür kadının bütün be­deni avrettir.

Buharî'nin İbni Abbas'tan (r.a.) rivayetine göre Peygamberimiz (s.a.) Fadl b. Abbas'ı kurban bayramı günü arkasına bindirmişti. Fadl da Peygamberi-miz'e (s.a.) soru sormak için yaklaşan Has'am kabilesinden olan güzel kadına bakmaya başladı. Peygamberimiz (s.a.) Fadl'ın çenesinden tuttu. Kadına bak­masın diye Fadl'ın yüzünü çevirdi. Buna göre "Görünen kısım müstesna" ifade­si hiç bir kasıt olmaksızın görünen kısım müstesna, manasmdadır.Fıkıh ve şeriat açısından tercih edilen görüşe göre; yüz ve eller fitne mey­dana gelmediği müddetçe avret değildir. Fitneden korkulduğu, sıkıntı ve darlık meydana geldiği ve fasık erkekler çoğaldığı zaman yüzü örtmek vacip olur. İkinci gurubun delillerine gelince bunlar vera, ihtiyaç, fitneden korkulması ve şeytanın kaygan zeminine dalmamak şeklinde açıklanabilir.

Şer'î olarak, istisna ve zaruret gereği olarak kız isteme, şahitlik, yargılan­ma, muamele, tedavi ve eğitim gibi durumlarda yabancı kadına bakmak caiz­dir. Kadın doktor yoksa erkek doktorun hastalık ve dert yerine tedavi için bak­ması caizdir.