NASİH VE MENSUH

Biz bir ayeti (n hükmünü) kaldırırsak veya onu(n hükmünü Rasulullah'a) unutturursak (muhakkak) ondan daha hayırlısını veya onun bir benzerini getiririz. (Ey Muhammed! Yoksa sen) Allah'ın herşeye kadir olduğunu bilmez misin?(Bakara:106)

Yahudilerin, bazı ayetlerin değişmesini delil göstererek müslümanları şüpheye düşürmek için soru sormaları ve bazı müslümanların da şüpheye düşerek kendilerine sorulan şeyler hakkında Rasulullah'a gelip bilgi istemeleri üzerine Allah (c.c) bu ayeti indirdi.

Allah (c.c) bu ayetiyle mü'minlere; dilerse dilediği ayetin hükmünü, onun tilavetini kaldırmayıp hükmünü değiştirerek veya Rasulullah (s.a.s)'e unutturarak kaldırabileceğini ve yerine ondan daha hayırlısını veya onun bir benzerini indirebileceğini bildirmektedir.

Gelen ayetin öncekinden daha hayırlı olması veya benzerinin getirilmesi üç şekilde olur:

1 - Ağır olan hükmün hafifletilmesi ile; gece namazının farzdan nafileye indirilmesi gibi. Bunun hikmeti, cömert olan Allah'ın, emrini hafifletmesine rağmen kullarına rahmet olarak bu amelin ecrini çoğaltmasıdır.

2 - Yeni hükmün şekil olarak ağır fakat ahiretteki sevab açısından daha büyük olmasıyla; önceden bir kaç gün tutulan farz orucun, Ramazan ayında bir ay tutulması gibi.

3 - Herhangi bir hükmün ağırlaştırma ya da hafifletme olmaksızın başka bir hükümle değiştirilmesiyle; kıblenin Kudüs'ten Ka'be'ye çevrilmesi gibi.

Nesh Hangi Konularda Olur?

Geçmiş ümmetler hakkındaki haberlerde, gelecekte olacak olaylara dair haberlerde, haraket metodu ve akaidle ilgili konularda nesh olmaz. Nesh ancak helal ve haram konularında olur.

Kur'an'da Mensuhun Kısımları:

Kur'an'da mensuh başlıca altı kısımda belirtilmiştir:

1 - Yazılışı kaldırılan ve yerine başka bir şey gelmeyen fakat icma ile hükmü baki kalan ayetler; recm ayeti gibi.

2 - Yazılışı ve okunuşu kaldırılmayan fakat başka bir ayetin hükmüyle hükmü kaldırılan ayetler, icma ile her iki ayetin yazılışı ve okunuşu Kur'an'ı Kerim'de bulunur. Mensuhun en yaygın şekli budur; vefattan sonraki iki iddet ayeti gibi.

3 - Yazılışı ve hükmü kaldırılan, ezberlenmesi de kalplerden silinen ayetler. Bu şekildeki nesh ancak sahih hadislerle bilinir; Tevbe suresi büyüklüğünde bir surenin indirilip sonra kaldırılması gibi.

4 - Yazılışı ve hükmü kaldırılan fakat kalplerden ezberlenmesi silinmeyen ayetler. Bu nesh türü ancak haberi ahad yoluyla bilinir; süt kardeş olmanın bir emme ile mi yoksa beş emme ile mi olacağı gibi.

5 - Bir illete binaen bir amelin yapılmasını farz kılan, fakat daha sonra illetin kalkmasıyla hükmü kalkan, ancak okunuşu ve yazılışı kalan ayetler;

«Onlara harcadıklarını verin.» (Mümtahine: 10) ayetindeki hüküm, Kureyş müşrikleriyle yapılan barış anlaşmasından dolayı emredilmişti. Daha sonra illet olan barış anlaşması kalkınca, bu hükümler de kalktı. Fakat ayet Kur'an'da kalmıştır.

6 - Ayetten anlaşılan mana neshedilmesine rağmen, neshedilen ayetin manasıyla beraber Kur'an'da bulunması şeklindeki nesh.

Allah (c.c)'nun şu kavli gibi:

«Sarhoşken namaza yaklaşmayın» (Nisa: 43)

Bu ayetten namaza yaklaşılmadığında sarhoşluğun caiz olduğu anlaşılır. Ancak bu anlam Allah (c.c)'nun şu kavliyle neshedilmiştir.

«Artık vazgeçtiniz mi» (Maide: 91)

Bu ayet içkiyi haram kılmıştır. Sarhoşluk ise içkidendir. Dolayısıyla bu ayet sarhoşluğu da haram kılmıştır. Fakat: «Sarhoşken namaza yaklaşmayın» ayeti neshedildiği halde manasıyla beraber hala okunmaktadır.

Nesh Neyle Olur?

1- Kur'an'ın Kur'an ile neshedilmesi, bu icmayla sabittir.

2 - Sünnetin Kur'an ile neshedilmesi, alimlerin çoğu bunu kabul etmiştir. Örneğin; sünnetle sabit olan namazda Kudüs'e yönelme emri Kur'an'la neshedilmiştir.

3 - Kur'an'ın mütevatir sünnetle neshedilmesi, bu konuda alimler arasında ihtilaf vardır.

4 - Sünnetin sünnetle neshedilmesi, bu konuda alimler arasında ihtilaf yoktur.

5 - Kur'an'ın icma, icmanın icma ve kıyasın kıyas ile neshedilmesi, bu konularda nesh caiz değildir.

Neshi İnkar Edenlerin Hükmü:

Neshi inkar edenin kastı; icma ile kabul edilmiş bir hükmü inkar etmek veya icma ile, belli bir zaman mübah kılınmış ancak daha sonra haramlığı kesinleşmiş bir şeyin hükmünü haram ya da belli bir zaman haram kılınmış ancak daha sonra mübahlığı kesinleşmiş bir şeyin hükmünü mübah kabul etmemek ise kafir olur.

Mesela, icma ile hükmü kaldırılmış içki ayetleri gibi ayetlerin hükümlerinin kaldırılmadığını, bu konu ile ilgili bütün ayetlerle amel edilebileceğini, içkinin haramlığını kaldırarak iddia eden kişi kafir olur. Çünkü içkinin en son hükmü haramdır. Merhale gereği diyerek çok kısa bir müddet için dahi olsa içki hakkında inen ilk hükümlerle amel etmek Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını da haram demek olacağından küfürdür.

Fakat, içki ile ilgili ayetler birbirini neshetmez, bunlar merhale icabı nazil olmuştur ancak, önceki hükümlerle amel edilemez, en son inen ayetin hükmüne göre amel edilmesi gerekir diyerek içkinin haram olduğunu kabul eden kimse, alimlerin tarif ettikleri neshi reddetse de kafir olmaz. Çünkü, Allah (cc) hakkında bir delil indirmediği için teorideki tanım farklılıkları önemli değildir. Önemli olan; Allah'ın haram kıldığını haram, helal kıldığını da helal kabul etmektir. Bu konuda herhangi bir değişiklik yapmayan kimse kafir olmaz.

Mekki ve Medeni Ayetlerin Tesbiti:

Nasih ve mensuhu anlamak için ayet ve hadislerin tarihi ile ilgili bilgileri bilmek gerekir. Şu bir kaidedir; önceki nas daima sonraki nas ile neshedilir. Kur'an'daki ayetlerin diziliş sırasına itibar edilmez. Kur'an'ın dizilişinde nesheden nesholunandan önce gelebilir.

Ayetlerin Mekki mi yoksa Medeni mi olduklarını tesbit etmek için şu hususları göz önünde bulundurmada fayda vardır.

1 - İçinde «Ey İnsanlar!» lafzı bulunan ve «Ey İman edenler!» lafzı bulunmayan ayetler genellikle Mekkidir.

2 - İçinde «Kella» lafzı bulunan ayetler genellikle Mekkidir.

3 - Bakara ve Ali İmran sureleri dışında, başında hurufu mukattaa harfleri bulunan sureler Mekkidir. Ra'd suresinde ihtilaf vardır.

4 - Ankebut suresi dışında, içinde «münafıklar»ın zikri geçen sureler Medenidir.

5 - Farzları belirten ayetlerin çoğu ve hadleri belirten ayetlerin tamamı Medenidir.

6 - İçinde daha önceki ümmetlere dair haberler bulunan surelerin çoğu Mekkidir.

7 - Müşriklerin yenileceğini bildiren ve onlardan yüz çevirmeyi emreden ayetler genellikle Mekkidir.

Nesh : Lugat manası: Değiştirme, taşıma, silme, kal dırma demektir.

Tahsis : Hükmü genel olan bir nassın daha sonraki bir delil, bir işaret veya bir icma ile hükmünün, lafzın kapsadığı bütün fertlere değil de, belirli fertlere has olduğunun belirtilmesidir.

Tahsis ;kasdedilen şeyleri belirtmek, nesh ise amellerin zamanının bitip başlama tarihini belirtmektir.

İstisna : İstisna harflerinden sonra gelen hükmün, istisna harflerinden önce gelen genel hükümden çıkarılması veya istisna edilmesidir.

Nesh ancak nesheden nass, nesholunan nassdan ayrı olduğu zaman olur. Tahsis ise hem bitişik, hem ayrı olabilir. İstisna ise ancak daha öncekine bitişik olduğunda mümkün olur.

Nesh İle Bida Arasındaki Fark : Allah (c.c) farz kıldığı şeyleri bilir. Yine bu farzı ne zaman kaldıraca ğını, birinci farzı nesheden hükmün ne zaman geleceğini, bu ibadetin süresinin ne zaman biteceğini de bilir. Ona hiçbir şeyin ilmi gizli değildir. O işlerin sonunun nereye varacağını bilir. Herşey O'nun katındaki Ümmü'l kitapta yazılıdır.

Bida ise bunun tam tersidir. Çünkü o yaratılmışların sıfatıdır. İnsanlar işlerin sonunun nereye varacağını bilmezler. Misal olarak: Bir adam, diğer bir kişiye emir verip: «şu işi yap» dese, adam o işi yapmaya başladıktan sonra, emreden kişi yaptırdığı işin aksinin daha uygun olduğunu ve yaptırdığı işin, yapılmamasının daha evla olduğunu anlayabilir. Kişi birinci emri verdiğinde ikinci emir hiç kalbinde yoktu. Kendisi için iyi olanın ancak ilk emrettiği şeyden dönmek olacağını bilmiyordu.

Bununla birlikte o iki emirden hangisinin kendisi için hayırlı olacağını da bilmez, birinciye devam etmek mi daha hayırlıdır yoksa ikinciye başlamak mı? Bilakis o tercihlerini ancak zanna aklın ürünü olan kıyasa ve geçmiş tecrübelerine dayanarak yapar. Kıyasta yanlış yapan ve bu konuda hataya düşen çoktur. Bu aklın eşyaların hakikatını anlama hususunda aciz olmasından dolayıdır. Çünkü eşyanın hakikatini anlamak, yarattıklarına değil yalnız Allah'a ait olan bir sıfattır. Gaybı bilen Allah'u Teala yücedir.

Bazı alimler de şöyle der: İnsanların çoğunun nesh ile bida arasındaki farkı bilmemelerinden dolayı tasavvufçulardan ve usulcülerden Ebu Müslim İsfehani gibi bir kısım taife neshin Kur'an'da caiz olmadığını iddia etmişlerdir. Fakat daha önceki şeriatlerin neshini kabul etmişlerdir. Onların dedikleri «Ey falan sen verdiğin haberlerde hem doğru hem yalan söylüyorsun» diyen kişinin sözü gibidir. Bunun sebebi onların yalnız Allah için caiz olan nesh ile yaratılmışların bir sıfatı olan bida arasındaki farkı kavramamış olmalarındandır. Kur'an'da neshi inkar eden kişi bida ile nesh arasındaki farkı anlasaydı bu bozuk olan inancında n dönerdi.

Allah (c.c) mü'minlere bu şekilde Kur'an'da nasih ve mensuh olabileceğini bildirdikten sonra Rasulüne hitaben:

«(Ey Muhammed! Yoksa sen) Allah'ın herşeye kadir olduğunu bilmez misin?» buyuruyor.

Allah (c.c) bu müslümanlara seslenerek onlara: «Biliniz ki Allah herşeye kadirdir. O, insanların maslahatını onlardan daha iyi bildiği için onların maslahatı icabı helal ve haram hükümlerini istediği gibi değiştirebilir.» buyuruyor.

Buradaki hitap her ne kadar Rasulullah (s.a.s.)'e ise de asıl hitap mü'minleredir. Çünkü Rasulullah (s.a.s) Allah (c.c)'nun herşeye kadir olduğunu zaten biliyordu. Oysa Allah (c.c), mü'minleri düştükleri şüpheden iyice kurtarmak için Allah'ın herşeye gücünün yettiğini bildiyor. Böylece mü'minler Allah (c.c)'nun bir ayeti neshedip onun yerine yenisini getirebilmeye de kadir olduğunu daha iyi anlamış ve kafirlerin saptırmalarından emin olmuş oldular.