EVLAT TERBİYESİ
Muhterem Müslümanlar.
Bu haftaki Hutbemizin mevzûu "evlat terbiyesi" hakkındadır.
Her anne ve babanın evlat sahibi olmaya sonsuz bir arzusu vardır. Bu arzu asıl bir istektir. Esasen evlenmeden de maksat budur. Meselenin mühim olan tarafı sahip olduğumuz evladın terbiyesidir. İslam dinini emrettiği güzel terbiye verilmeyecek olursa hem kendimiz hemde millet ve memleket bu çocuklardan zarar görür. Hüner onların sayısını değil, saygısını, kalitesini ve güzel ahlakını çoğaltmaktır.
Nebat yetiştirir gibi evladın sadece yeme ve içmesine dikkat gösteren vitrin bebekleri gibi süsleyip giyindiren fakat kamil bir insan ve güzel ahlakla mücehhez kılmayan anne ve babalar huzur-u ilahide sorumludurlar. Bir çocuk asi, cânî, îmansız izansız ve vicdansız ise bunların suçlarının baş ortağı anne ve babalardır. İman ve islam esasına göre terbiye edilmeyen çocuklar çilesiz ve mesûliyetsizdir. Ne iyi bir iş yapma azmini nede fena bir davranışın nedamatini duyarlar.
Evlat terbiyesi bir memleketin istikbalini hazırlar. Bunu ihmal etmekte bir milletin ufuklarını karatır. Ancak evladını terbiye eden kimseler istikbalinden emin olabilirler.Allahü Teala insanı madde ve ruhun imtizacı suretiyle halk etmiştir. Vücut bunların hiç birisinden vaz geçmez. Biri verilip diğeri ihmal edilecek olsa beden ve ruhun muvazenesi bozulur . Vucudun fizikî yapısına nasıl ehemmiyet gösteriyorsak, ondan aşağı olmamak üzere ruh yapısına ihtimam ve dikkat göstermeye mecburuz.
Evladın sadece karnını ve sırtını giydirmek onlara karşı vazifemizi tam olarak yaptıgımızı göstermez. Dişi agrıyan kimsenin ayak parmagına merhem sürmek, nasıl ağzındaki ağrıgı dindirmezse çoçuğumuzun karnını doyurmakla ruhundaki boşlugu doldurmuş olamayız. Eğer çoçuklarımızın yaşayışları Kuran-ı Kerimin emirlerinden uzak ise buna sebep, ya anne ve babanın kötü terbiye vermesi, yahut iyi bir terbiye verememesidir. İyi terbiye vermemekte kötü terbiye etmek gibidir. Zira kötülüğü öğreten ve öğretmeyen kimselerin zararları birbirine denktir.
Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktaır: Anadan doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anne ve babası yahûdi ise onu yahûdi yapar veya mecûsi ise mecûsi yapar.Nasrâni ise Hırıstiyan yapar.
Karılmış bir alçı hangi kap içinde donarsa onun şeklini alır. Aile büyüklerinin inanç, düşünce ve ahlakı nasılsa çocukta ona göre yetişir. Çevrenin fert üzerindeki tesirini inkâr kabül değildir. Hadisi şerif , İslam inançlarını kabül edecek fıtratta doğan çocukların dinden nasıl uzaklaştırıldıklarını açıklarken, müslüman anne ve babalara da şu hakikatı hatırlatmaktadır:
Allah tarafından mümin olarak ihsan edilen yavrularınızı,İslam ahlakına ve kur-an hükümlerine göre yetiştirmezseniz, onların kötülüklerine göz yumarsanız sizin çocuklarınızda bir gayri müslim veya bir dinsiz olabilir. Onun bu hale gelmesine göz yuman ve vazifesini ihmal eden sizlerde mesul olursunuz.
İnsanlar, idare ile mükellef bulundukları topluluktan mesul oldukları gibi anne ve baba evladından sorumludur. Rasül-i ekrem (S.A.V) bir Hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir ihsanda bulunamaz.
Bir başka Hadîs-i Şerifte:
Çocuğuna iyilik üzerine yardım eden babayı Allah esirgesin.
AZİZ MÜMİNLER:
Anne ve babanın evladına karşı vazifelerini şöyle ifade edebiliriz:
Çocuklarımıza iman ve islam bilgilerini, namazlarını kılabilecek kadar Kur-an okumalarını öğretmek ve güzel terbiye vermek gerekir. Çocuklar arasında adalet göstermeli, vergi ve sevgide farklı muamele etmemelidir. Onlara bir ikram yapılacağında büyük-küçük, oğlan-kız diye aralarında bir ayırım yapılmamalıdır.
Rasüllülah Efendimiz bir Hadis-i şeriflerinde buyurmaktadırlar: Allahtan korkunuz ve çocuklarınız arasında adalet gösteriniz.
Anne ve baba evladına güzel örnek olmalı, verdiği nasihate uygun bir yaşayış yolu takip etmelidir. Hareketleri sözünü tutmayacak olursa, nasihatlerinin müspet tesiri görülmez. Çocuğuna yalan söyleme diyen bir baba, kendi davranışları ile ona yalancılıkta örnek olmamalıdır. Bunun aksini yapan kendi eliyle çocuğunun kalbine yalancılık tohumlarını saçmış olur.
Çocuklarımıza yaptığımız vaatleri yerine getirmeli, yapamayacağımız şeyleri vaat etmemeliyiz.
Çocuklarına haramdan kaçınmanın lüzum ve zarûretini,anlatmak, anne ve baba için zarûrî vazifelerdendir. Zira haram giren vücutta Hakka itaat olmaz.
Rasûlullah Efendimiz bir Hadis-i Şerifte şöyle buyurmaktadır: Birinizin boğazına toprak koyması Allahın haram kıldığı şeyi koymasından hayırlıdır.
Yetiştirdiğimiz yavrularımıza Kuran-ı Kerim okumayı öğretmek, vazifelerimizin en mühimlerindendir. Çünkü İslam Dininin erkânından bulunan namazı kılabilmek için mutlaka Kuran okumak gerekir.
Bilgi gayeye erişmek içindir. Kuran-ı Kerim okumayı bilen çocuklarımızın onun emirlerine uygun hareket etmelerini, yasakladığı şeylerden kaçınmalarını biz temine çalışacak, biz kontrol edeceğiz. Bilhassa namaz kılmalarına gerekli dikkat ve ehemmiyeti göstereceğiz.