393. HUTBE:

KUR'AN'DAKİ ON VASİYET-EMİR:

1.VASİYET: HALİS TEVHİD-1.KISIM

Az.z ve Asil Mü'minler!

Aziz ve Kerim olan Allah'ımız, kerim olan kitabımız ve aynı zamanda da anayasamız olan Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle buyuruyor: "Ve şüphe siz bu, benim dosdoğru yolumdur; öyleyse ona tabi olun! Ve (başka) yollara tabi olmayın! Sonra sizi O'nun (Allah'ın) yolundan ayırır (lar) İşte bunlar (Allah'ın) size emrettiği (şeyler)dir; ta ki (günahlardan) sakınasınız." (En'am: 153)Bu ve gelecek cumalardan itibaren sizlere, Kur'an'daki on vasiyetten bahsedeğim inşallah. Onun için Allah'ımızdan, herbiri bizim için başlı başına birer hayat demek olan o güzelim vasiyetleri ile amel etmemizi sağlamasını dua ve temenni ediyorum.

Aziz ve Şerefli Din Kardeşlerim!

Allah'ımızın bizlere ilk vasiyeti (emri); kendisini birlememiz; yani tevhid'de, rububiyyet'te ve uluhiyyet'te hiçbir kimseyi O'na ortak koşma mamızdır. Hz. Abdullah bin Mesud (ra) diyorki: "Her kim üzerinde mühürü olan Resulullah (s.a.v)'in vasiyetine bakmak istiyorsa, En'm: 153. ayetini tefekkür etsin!" Evet bu hitab, aklı çalışan herkesedir. Akıl nimetini verdiği tüm mükelleflere yönelik olan bir hitabtır bu. Ve özellikle havassı-selime sahip olan, yani beş duyu organı -ki bunlar; ağız, burun, göz, kulak ve ellerdir- bulunanlara karşı bir nidadır. O Allah'ki uyarıcı ve müjdeleyeci olarak Resulleri, -dosdoğru olan yolu gösterme leri için- indirdiği kitablarıyla beraber bizlere gönderdi. Tabiki en son olarak ta Kur'an-ı Kerim'i, kendi koruması altında olmak üzere bizatıhi tüm alemlere bir kılavuz, bir rehber olarak gönderdi. Ve o kitabki, en doğru yol, en adil yol ve yöntem olan ilahi ilkeler bütünüyle dopdoludur. Sözkonusu o kitabın ilk muhatabı olan habibine; "Gul= de ki!" emri veren Allah (c.c), bu emri ve daha bir çok emri kusursuzca yerine getiren Resulu (s.a.v) diyorki: "Geliniz sizlere, Allah' ın kitabında bulunan ve haram ve helallerden müteşekkil olan vasiyetlerini okuyayım..."

İmanda Aziz Kardeşlerim!

Kesin olarak gerçek şudur: Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c) için halis tevhid, her ibadetin esası, dünya ve ahiretin menbaıdır. Kısaca tevhidin manası: Allah'ın denginin, örneğinin, sıfat ve fiillerinde ortağının olmadı ğı, Allah'ın zatından, sıfat ve fiillerinden O'ndan gayrisini nefyetmektir (kabul etmemektir) Uluhhiyyetinden ve rububiyyetinden şirki nefyetmek tedir. Allahu Teala kendini, Kur'an'ın bir çok yerlerinde vasf edip anlatırken şöyle buyurmaktadır. İşte ayetler: "De ki: O Allah Ehad'dır (birdir). Sameddir. (Herşey her cihetle O'na muhtac olduğu halde O' hiçbir şeye muhtaç değildir) Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Ve O'na hiçbir şey denk değildir)." (İhlas: 1-4) "De ki: "Sizi, gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da o kulak (lar)a ve gözlere kim sahip bulunuyor? Ve kimdir ki ölüden diriyi çıkartıyor, diriden de ölüyü çıkartıyor? Bu işleri kim idare ediyor? Hemen 'Allah' diyeceklerdir. Bunun üzerine de ki: "Öyleyse (O'na şirk koşmaktan) sakınmıyor musunuz?" (Yunus- 31) "De ki: Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: Allah'tır. De ki: Öyleyse O'nu bırakıp da kendilerine ne bir fayda ve ne de bir zarar vermeye sahip olamayan bir takım dostlar mı ediyor sunuz?" De ki: Kör olan ile gören bir olur mu? Yahut karanlıkla nur bir midir? Yoksa Allah'a, O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar kıldılar da, kendile rince bu yaratma (Allah'ın yaratmasıyle) birbirine benzer mi oldu? Deki: Her şeyi hakkıyla yaratan Allah'tır. Ve O, Vahid (bir olan)dır, Kahhar (her şeye kudretiyle mutlak galip olan)'dır." (Rad: 16) Görüldüğü gibi bu ayetlerde Allah, Rububiyyetinde hertürlü şirki red ediyor.

Muhterem Müminler!

Ayrıca, "Gerçekten şunu bil ki, Allah'tan başka İlah yoktur! Hem kendi günahın için, hem de mü'min erkeklerle mü'min kadınlar için (Allah'tan) mağfiret dile. Allah gezip gezip dolaştığınız yeri de, kalacağınız yeri de bilir." (Muhammed: 19) "O'nun ortağı yoktur. Ve (ben) bununla emrolundum, çünkü ben Müslümanların ilkiyim." (En'am: 163) vs. gibi ayetlerde ise ibadette şirki red ediyor.

Bütün bunlardan tevhidin üç kısım olduğunu anlıyoruz. Zatında, esma ve sıfatında ve, Rububiyyetinde ve Uluhiyyetinde tevhid. Rububiyyetinde tevhid, yaratmada, rızık vermede, yaratılmışların ve diğer melekutun tedbirin tek olan Allah'tır ve özellikle Allah'a mahsustur.

Uluhiyyette, yani ibadette; tevhid ibadeti her çeşidi ile Allah'a has kılmaktır. Bu konu da Allah tektir. Ve o Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım (şu var ki) bana, ilahınız tek bir ilah olduğu vahyediliyor. Artık kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, o halde salih bir amel işlesin ve Rabbine kulluk etmekte hiç kimseyi ortak koşmasın" (Kahf: 116)

(Buradan sonrasi ikinci hutbe okunabilir)

1.VASİYET: HALİS TEVHİD-2.KISIM

Muhterem Müslümanlara!

Marifetullah; bilinmesi gerekenleri en yücesi ve en üstünüdür. Ruhi hayatın tümü bunun üzerine kayyumdur. Allah'ı bilmenin -marifetullah- iki yolu vardır: Birincisi: Aklı kullanmak ve Allah'ın yarattığı herşeye nazar etmektir. İkincisi: Allah'ın esmasını ve sıfatlarını bilmektir. Bu konulara bakınca Kur'an da aklı olanlara, yerin ve göğün melekutu hakkında nazar edip düşünmeye davetiye var. İşte bir kaç örnek:

"De ki: Göklerde ve yerde neler var bakın! Fakat o deliller ve korkutmalar, iman etmeyecek bir kavme fayda vermez." (Yunus: 101) "Halbuki onların çoğu, müşrik kimesler olarak Allah'a iman ederler." (Yusuf: 106) "De ki: Size sadece tek bir nasihat edeceğim; şöyle ki: Allah için ikişer ikişer ve teker teker kalkarsınız, sonra da düşünürsünüz! (Ve arkadaşınızda hiçbir delilik yoktur; o ancak şiddetli bir azabın öncesinde, sizin için bir korkutucudur." (Sebe: 46)

Aziz ve Muhterem Müslümanlar!

Öyle insanlar var ki, akıl nimetini inkar ederler, Allah için yaratılanlar hakkında kullanmazlar, Allah'ın ayetlerinden gafil olurlar. Bunlar ızdıra ve tahkir konumuındalar. Aklı yaratılış gaye ve vazifesinden ayırıp işlemez hale getirmek aklı olmayan hayvanlardan daha aşağıya düşürür.

İslam, insanın düşünme ufkunu engin ve geniş tutmaya çağırır. Böyle bir şey murad ettiğinde aklın sınırları içinde ve idrakin hudutları dahilinde olmasını ister. Yerde ve göklerde Allah'ın yarattığı her şeye insan kendi kendine ve beşerin cemaatlerine nazar etmeye davet eder. İslam Allah'ın zatı hakkında tefekkür etmeyi yasaklar ve bundan insanı sakındırır. Çünkü Allah'ın zatını düşünmek insanın fevkindedir. Bir hadis şöyle: "Allah'ın yarattıkları hakkında tefekekür edin, fakat zatı hakkında tefekkür etmeyin. Zira, sizin buna hakkıyle gücünüz asla yetmez." (Ebu Naim-hilye)

Aziz Cemaati Müslimin!

Şüphesiz ki Kur'an aklı uyarıyor ve önünde kainat kitabınııyor ki, Allah'ın kemal sıfatlarını, Celal'inin sıfatlarını, azametinin görüntülerini, kudsiyetinin delillerini, ilminin şumuliyyetini, kudretinin nufuzunu, yaratmada ve benzirsiz icad etmesini vs. bilsinler diye..İşte Kur'an, akıllıların aklına böyle hitab ediyor. Biraz anlıyarak ve tedebbür ederek kulak verirsek gerçeği görürüz. İşte Allah'ın ayetleri: "(O putlar mı daha hayırlıdır), yoksa (ilk olarak mahlukatı) yaratmaya başlayan, sonra ( o yaratmayı ahirette tekrar) iade eden, sizi gökten ve yerden rızıklandıran (Allah)mı? Allah ile beraber (başka) bir ialh mı var? De ki: Eğer (iddianızda) doğru kimseler iseniz delilinizi getirin!" (Nahl: 64)

Bunlardan daha güçlü ve keskin olan burhan hangisidir.? Fakat kafirle rin, mulhitlerin ve ateistlerin akılları gaflet örtüsü ile örtülmüş, kalp akılları maddeye taalluka sebebiyle gerçekleri idarak edemiyorlar. Şayet akıllıları için perdeler açılsa, yerlerin ve göklerin melekutu hakkında tedebbur eder, düşünürler ve söyleyenlerle beraber söylerki: La ilahe illallah muhammedun resulullah=Allah'tan başka ilah yoktur ve Hz. Muhammed O'nun kulu ve son peygamberidir. "Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne yücedir." (Mü'minun: 14)

Muhterem Mü'minler!

Bir hadis meali ile hutbemizi ikmal edelim. Hz. Peygamber (s.a.v) buyuruyor: "Kim Allah'tan başka İlah olmadığına, Allah'ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed'inde O'nun kulu ve elçisi olduğuna, hz. İsa'nın da Allah'ın kulu ve elçisi olup Hz. Meryem'e attığı bir kelimesi ve kendilerinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennemin hakk olduğuna şehadet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennete koyacaktır.!" (Buhari ve Müslim)

Ey Allah'ım kalbimi iman üzere sabit eyle!